Devlet Güzel Sanatlar Akademisi
Ülkemizde ressam, heykeltıraş ve mimar yetiştirmek üzere kurulan Güzel Sanatlar Akademisi, İstanbul'un Fındıklı semtinde yer alır. Türkiye'de çalışmaları 18. yüzyıl sonlarında Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûn’un açılması ile başlar. Daha sonra kurulan harbiyenin programında da resim dersi vardır. İlk ressamlarımız Mühendishane ve Harbiye'de öğrenim görmüş Subaylar arasından çıktı. Bugünkü Güzel Sanatlar Akademisi Sanayi Nefise Mektebi adı altında 20 öğrenciyle öğrenime başladı. 2 yıl sonra öğrenci sayısı 60'a yükseldi. Okulun öğrenci ve mezunları o sırada yürürlükte bulunan yasalara göre askerlikten muaftı. Akademi ilköğrenimine bugünkü Arkeoloji Müzesi'nde başladı. Bu binadan çıkarıldıktan sonra Akademi sık sık yer değiştirdi. Akademi mezunlarının Türk Sanat hareketi için de önemli rolleri olmuştur. Akademi'nin 1926 yılında taşındığı eski Meclis-i Mebusan binası bugünkü ihtiyaçları karşılamaktan uzaktır. Bitişiğindeki eski kız lisesi binası onarılarak akademinin hizmetine girecektir. Akademi tarihinde en üzücü olay 1 Nisan 1948'de çıkan akademi yangınıdır. Bu yangında Akademi kütüphanesindeki kitaplar, öğrenci kayıtlarına ait dosyalar, akademi içindeki birçok eşya; ders malzemeleri, resim tabloları, kurtarılamadı. Akademinin kuruluş, yönetim ve öğretimine ilişkin bilgileri akademi başkanı Profesör Feridun AKOZAN şöyle Açıklıyor:
“Devlet Güzel Sanatlar Akademimiz, yurdumuzda öğretimin en ileri kademesinde sanat, öğretim, eğitim ve araştırmaları yapan bir kurumdur. Devlet Güzel Sanatlar Akademimiz 4 bölümden oluşmaktadır. Bu 4 bölümün isimleri şöyledir: Yüksek Mimarlık Bölümü, Yüksek Resim Bölümü, Yüksek Heykel Bölümü ve Yüksek Dekoratif Sanatlar Bölümü. Dört bölümde de öğretim süresi beş yıldır. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi özellikleri olan bir Yükseköğretim kurumudur, bu özellikler şunlardır: Yüksek Mimarlık Bölümü yurdumuzda en eski mimarlık üretimi yapan bir kurumdur ve yüksek mimarlık bölümü kendisinden çok sonra, takriben 60 sene sonra kurulmaya başlayan, diğer mimarlık eğitimi veren kurumlara ana müessese olmuştur. Diğer 3 bölüm ise; Resim, Heykel ve Dekoratif Sanatlar bölümlerinin yurdumuzda benzerleri yoktur. Güzel Sanatlar Akademisi, güzel sanatlar öğrenimini, eğitimini üst kademede veren tek müessese olmaktadır. Bu 4 bölümden başka Akademimize bağlı üç tane sanat alanında da eğitici veya araştırıcı kurumumuz vardır. Birisi 1937 yılında Atatürk'ün Emir ve irşatları ile kurulan Resim Heykel Müzesi’dir. Bu müze de yurdumuzda bir tanedir. Çok genç olan Türk resim ve heykel sanatının hazinesi, şahitleri burada toplanmıştır. Diğeri Türk sanatı tarihi enstitüsüdür. Bu bir araştırma grubudur, Türk Sanatı varlıklarını araştırır, inceler ve yayınlar. Üçüncü kurum ise, Türk Film Arşividir. Sinema filmlerini toplar, arşivler, inceler ve incelemeye açık tutar. 1971-72 Öğretim yılından itibaren, bütün kurumlarımıza ilave olarak, özel yüksekokulların kapatılmaları ile akidemize bağlı iki yüksekokulumuz meydana gelmiştir. Bunlardan birisi Beşiktaş'ta Mimarlık Yüksek Okuludur. Bir diğeri ise, Nişantaşı'nda Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okuludur. Akademimizin yaşı, bir yüzyıla yaklaşmaktadır. 1 Ocak 1882 yılında Ticaret Bakanlığı'na bağlı olarak Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane adı altında kurulmuştur. Okulun müdürlüğü, müze müdürü olan Osman Hamdi Bey’e verilmiştir. Sanayi-i Nefise Mektebi esasen, Osman Hamdi Bey'in gayretleriyle kurulmuştur. Akademimiz kurucusu Osman Hamdi Bey’i her zaman şükranla anar. Atatürk çeşitli vesilelerle pek çok konuşmalarında, nutuklarında sanata ve sanatçıya olan takdir ve sevgisini çok güzel deyimlerle açıklamıştır. Bize her zaman destek olan, kuvvet kaynağı olan; çok değerli, uyarıcı deyimlerinin birkaçını, burada anmadan geçemeyeceğim. ‘Sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir.’ ‘Hepiniz Mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta Cumhur reisi olabilirsiniz fakat sanatkâr olamazsınız.’ ‘Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim.’ Bir önemli noktayı daha açıklamak isterim, yüzyıla yakın mütevazi Güzel Sanatlar Öğretim hayatının 86 yılını kanunsuz yaşamıştır. İlk zamanda tahammüller, gelenekler ve daha sona basit yönetmeliklerle yönetiminin sağlamıştır. 30 senelik bir çabadan sonra ancak 1969 yılında bir kanuna kavuşmuştur. Bugün Akademi, bilimsel özerkliğe ve üniversitelereler eş haklara sahip yükseköğretimin en üst kademesinde Dünya standartlarına uygun bir Öğretim, Eğitim ve Araştırma yapan bir kurumdur.”
Yüksek Heykel Bölümü: Heykelden, resimden söz açılınca çok kişi plastik sözünün kullanır. Plastik madde türlü biçimlere sokulabilen maddedir. Heykeltıraşların kullandıkları toprak, nemliyken her biçime sokulabilen plastik bir maddedir. Sanat için her varlık her obje, eninde sonunda belli bir kompozisyon içinde bir anlatıma dönüştürülür. Doğa sanatçı için bitmez tükenmez bir kaynaktır, sanatçı yetişirken bir vücudun kompozisyonu ve uzuvlarının etkili anlatımı üzerinde araştırmalar yapar.
“Başlangıç olarak iyi; yalnız ışık ve gölgeler tanzim edilmemiş. Planlar daha kuvvetli alınması gerekir ve nispeten daha dikkatli olunması gereklidir. Bir işe başlarken baş ve kollarla beraber konulması icap eder. Heykel bölümünün amacı geleneksel sanat ilkellerini öğrenciye anlatmak ve bu arada çağımızın sanat anlayışı ile bir temas kurulabilmektedir.”
Türkiye'de heykelciliğin çağdaş anlatım tarzında ilerlemesi yolundaki araştırma ve çalışmalar akademide geliştirilmiştir. Ağaç atölyesinde öğrenciler esas atölyelerde geliştirilip sonuçlandırdıkları araştırmalarını, uygulamaya geçirirler. Öğrenciler; maden atölyesinde bakır, demir, alüminyum gibi madenleri işleme yöntemlerini öğrenirler. Heykelcilikte kullanılan sert, yarı sert ve yumuşak taşları yontma ve eserin yapımı bu atölyede gösterilir.
Yüksek Resim Bölümünde altı atölye bulunmaktadır. Her atölyede uygulanan yönteme göre öğrencinin kişiliğinin gelişmesi ve eğilimlerinin beslenmesi farklı yönde oluşuyor.
“Yüksek resim bölümü resim atölyelerinin amacı, çağdaş düzeyde bir eğitim ile ressam yetiştirmektir. Resim atölyelerine önce temel eğitimden gelen öğrencilerimiz, kendi beğenileri ile atölyede, 4 yıl süreyle belirli bir eğitimden geçerler. Bu eğitim; doğa ve insan ilişkisi, sanat gelenekleri, çağlar ve kişilikler ve öğrencinin eğilimlerine dayanır. 5 yıl süreyle öğrenciler teknik kuralları kompozisyondan başlayarak; leke, ışık-gölge ile birleştirerek sonuçta kompozisyon ile devam ederler.”
“Atölyemiz geleneksel resim sanatının kurallarını, prensiplerini ve herkes tarafından kabul edilen değerlerini öğretir. Bu arada çağdaş sanatın yaratıcı yönü, ulusal kültürümüzün birikimleri üzerinde kökleştirilmeye çalışılır. Yeni giren öğrenciler sağlam desen eğitiminden geçtikten sonra, kendi kişiliklerini bulma çabasına girişirler. Bu da aklın ve duygunun iş birliği ile olur.”
Resim atölyelerinde gelişmeyi sağlamak için, eleştiri yöntemi sık sık uygulanır. Öğretim üyesi ile öğrenciler, çalışmalarını biçim ve öz olarak eleştirirler. öğrenciler birinci sınıftan son sınıfa kadar, aynı atölyede birlikte çalışırlar. Bu durum biraz da yer yetersizliğinden ileri gelmektedir. Resim bölümüne bağlı; fresk, vitray, halı, mozaik gibi uygulamalı çalışmaların yapıldığı atölyelerde bulunmaktadır. Öğrencilerin esas resim atölyelerinin dışında uygulama atölyelerinin birisine devamlı zorunludur.
“Bugün ki dersimizin konusu perspektifte gölge. Perspektifte gölge, tabi mimari bir elemanın, yapılmış bir perspektifi var. Bu perspektifin üzerinde gölgeler nasıl bulunur onu göstereceğim.”
“Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık bölümü; ülkemizde mimarlık eğitimi veren kuruluşların en eskisi ve Köprüsü olup, kürsü ve enstitüleri ile geleneksel ögelere dayalı modern sanat kavramı içinde Yüksek Mimar yetiştiren bir ana kurumdur. Öğrencilerimize 10 sömestri kapsayan 5 yıllık eğitim süresinde, Mimarlık mesleğinin teknik ve sanat oluşumu içinde kişisel yetenek kazandıran, mastır derecesinde yüksek bir öğrenim verilir. Disiplinler yanında mesleğin oluştuğu proje atölyelerinde, pirimiz Kocasinan'dan bu yana olan, Usta-Çırak ilişkisi toplu eğitime dönüşmüş olarak “öğretici ve öğrenci” arasında sıkı bir işbirliği halinde yürütülür. Doğum, ölüm kadar doğal insanoğlunun İlk çağlardan bu yana olan barınma sorunlarının kuralları burada öğretilir. Yurdumuzun bilinen gerçek ve geleneklerine uyularak sosyal ve ekonomik koşulların bilinciyle çağımız yapı teknolojisinin verileri burada şekillenir. Tarihlere mal olmuş Ata eserlerine saygılı olmayı ve onları korumasını bilmeyi, burası öğretir. Bütün bunlardan sonra bilinen, mesleğin açık seçik bir yönü vardır. O da yapılan hatanın ve meslek zaafının toprak tarafından örtünmeyip, yüzyıllardır kuşakların eleştirilerine açık kalmasıdır.”
Mimari proje atölyelerinde öğretim üyesi ile öğrenciler arasında sıkı bir işbirliği vardır. Toplu eğitime dönük Usta-Çırak ilişkisi biçiminde eleştiriler yapılır. Giderek öğrenciler kendi kendilerine, proje hazırlamaya alıştırılır. Son sınıfta öğrenci, tamamı ile kişisel yetenek, araştırma ve bilimsel yeterliliğine göre diploma projesi hazırlar. Öğrenci diploma çalışmasını, öğretim üyelerinden oluşan bir jüri önünde savunur. Jüri öğrenci ve dinleyicilere açıktır. Diploma projesinde başarılı olan öğrenciler, mezun olurlar. Akademi mezunu Mimarlar, yurdun çeşitli yerlerinde ve yurt dışında çalışmalarını sürdürmektedirler.
Akademinin seramik atölyesinin amacı: araştırıcı ve yaratıcı eleman yetiştirmektir. Form, renk ve teknik seramiğin sanat değerini belirler. Atölye öğrencileri bu alanda gelişme sağlamak için her yıl Anadolu'nun eski seramik merkezlerinde ve yeni kuruluşlarda araştırmalar yaparlar. Kap kacak seramiği, bahçe seramiği, kano ve kaplama seramiği olarak, satış seramiği ve plastik formlar gibi konularda çalışmalar yapılır. Atölyede öğrenciler gerekli hammadde, şekillendirme metotları, pişirim teknikleri, süsleme biçimleri, teknik resim, fırça tekniği ve seramik teknolojisi üzerine teorik ve pratik bilgiler edinirler.
İç mimarlık kürsüsü; insanın fiziki çevresini kuran, çeşitli konularda endüstriye dizayncılar yetiştirir. İnsan ve endüstri ilişkilerinin bilimsel olarak ele alındığı bu çalışmalarla, öğrencinin sanatçı yeteneğine de önem verilir.
Tekstil sanatları kürsüsüne bağlı öğrenciler; ülkemizdeki tekstil sanayinin gerektirdiği teknik bilgileri öğrenirler. Yeteneklerine göre Tekstil dizayncıları olarak yetiştirilirler.
Sahne ve görüntü sanatları kürsüsünde öğrenciler; tiyatro, Üslup ve kostüm tarihi üzerinde çalışmalar yapar ve projeler hazırlarlar. Öğrencilerin, sahne sanatlarının kuramsal yapısı üzerinde bilgi edinmelerine ve tasarımda plastik sanatların tümünü kullanabilecek niteliğe kavuşturulmasını önem verilir.
Grafik kürsüsü öğrencileri; her türlü Yayın ve reklam endüstrisindeki grafik sanatı sorunlarına çözecek biçimde yetiştirilir. Öğrenciler temel bir sanat eğitiminden geçtikten sonra, teknik bilgi ile donatılırlar. Kişisel yetenek ve eğilimlerine göre Grafik Sanatçısı olarak yetişirler.
Akademiye bağlı önemli bir sanat kurumu, Beşiktaş'taki Devlet Resim ve Heykel Müzesi’dir. Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Dolmabahçe Sarayı'nın Veliaht dairesinde yer almaktadır. Müze sahibi olduğu eserlerle, Türk resim ve heykelinin yüzyılı aşan doğma, büyüme ve gelişme evrelerini incelemek isteyenlere eşsiz bir çalışma alanıdır.
“Müzemiz 1937 yılında kurulmuş, 20 Eylül günü halka açılmıştır. Ertesi gün de büyük Atatürk tarafından ziyaret edilmiştir. Atamızın müzenin kuruluşuyla yakından ilgilenmesi, sanatın toplumsal yerini ve değerini takdir eden, ona ulusun hayat damarlarından birisi olarak bakan bir devlet kurucusunun davranışıdır. Gerçekten de bilindiği gibi, Atatürk oluşturmaya tasarladığı toplumun kurmayı öngördüğü devletin, kuruluşunda yer alacak, bütün elemanları bizzat tespit etmiş, onların gelişmesine yakından izlemiş, denetlenmiş ve destek olmuştur. Bu bakımdan bir resim heykel müzesinin kuruluşuyla bizzat ilgilenmesi, onun sanata devlet kuruluşunda ayırdığı yeri verdiği önemi belirler.”
Müze koleksiyonundaki yağlı boya resimleri en eskileri, Türk primitifleri ne aittir. Daha sonraki kuşak Türk Klasiklerini kapsar. Osman Hamdi Bey’e kişiliğinin taşıdığı önem gereyi ayrı bir salon açılmıştır. Türk Empresyonistleri olarak adlandırılan grupta ;Halil Paşa'dan, Feyhaman Duran’a kadar birçok ressamın eserleri bulunmaktadır. Türk heykeltıraşlarının yarım yüzyıllık tarihi vardır. Müze bu eserlerin zengin bir koleksiyonuna sahiptir. Müzenin büyük salonlarında oldukça kalabalık ve ünlü bir sanatçı kuşağının değişik ve yeni eğilimlerini gösteren resimlerinde karşılaşıyoruz.
Yabancı Ekoller bölümünde; Amedeo Preziosi, Raoul Dufy, Pino Daeni, Leopold Levy, Francisco Goya, Pablo Picasso, Maurice Utrillo gibi ünlü sanatçıların eserleri de yer almaktadır.
Müzenin onarım atölyesinde, sürekli olarak müze koleksiyonlarında ki eserler gözden geçirilir ve yıprananlar teknik yöntemlerle onarılır. Yeni alınan eserlerde orjinali bozan unsurlar varsa kaldırılır.
“Devlet Film Arşivi; İstanbul Devlet Güzel Sanatlar akademisine bağlı bir sanat ve bilim enstitüsü niteliğinde eğitim, araştırma, inceleme ve arşivleme kurumudur. 1962 yılında yaptığımız amatör çalışmalarla Türkiye'nin ilk sinema kulübü kurulmuş oldu. Planlı ve programlı bir çalışma sonucu, 1969 yılında Devlet Film Arşivi’nin kurulması sağlandı. Bugün arşivimizde 2500’ün üzerinde film korunmaktadır. 50’ye yakın film arşivini birleştiren, merkezi Belçika’daki, Uluslararası Film Arşivleri Festivali’ne (FİAF) üye olan kurumumuz gerek kendi ülkemizin gerekse dünya sinemasının önemli filmlerini toplayıp, bakımını yapmakta, ilgililerin hizmetine sunmaktadır. Arşivlemenin dışında; örgün ve yaygın eğitime, sinema yoluyla hizmet edecek her türlü çalışma yapmaktadır. Modern laboratuvarlarımızda dağıtım için filmler; 16 ve 35 mm olarak çoğaltılmakta, yanar filmlerden yanmaz kopyalar alınmaktadır. Yerli, yabancı yayımlar her gün taranmakta ve sinema ile ilgili kısımlar kesilerek dosyalanmaktadır. Bu dokümanlar ve fotoğraflar, mikro filme de çekilmektedir. Film arşivi elemanları tarafından sinema üzerine yayınlar hazırlanarak, kendi matbaamızda ofset tekniği ile basılmaktadır. Bugün akademi binasında haftada 3 gün devamlı film gösteriler yapan devlet film arşivi, 1973 yılı içinde Yıldız Yolu üzerinde yapılmakta olan, kendi binasına taşınacaktır.100.000 kutu filmi artı 4 derecede koruyabilecek depolardan başka, binada Alp için 600 kişilik bir, öğretim ve eğitim hizmeti için 100’er kişilik iki salon, laboratuvarlar, matbaa, sergi salonları ve yeteri kadar idari bürolar bulunacaktır.”
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi - 1973 | TRT Arşiv
Prof. Sami Şekeroğlu (26 Şubat 1937) Türk Film Arşivi ve Sinema-TV Enstitüsünün kurucusu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü'nü bitirdi. 1962'de Türkiye'nin ilk sinema-kültür kuruluşu olan "Kulüp Sinema 7"yi kurdu. 1967'de Kulüp Sinema 7 adını "Türk Film Arşivi" olarak değiştirdi. 1969'da kurucusu olduğu "Türk Film Arşivi"ni tüm mal varlığıyla karşılıksız olarak Akademiye devrederek "Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Film Arşivi"nin de kurucusu oldu. 1967'de Uluslararası Film Arşivleri Federasyonuna (FIAF) üye olan kurum, 1973'te yetkili ve asil üye olarak kabul edildi. 1974'te ilk sinema eğitimini başlattı. Sinema-TV alanında çalışma yapacak bir Bilim-Sanat-Kültür Kurumu oluşturmak üzere Avrupa'nın konuyla ilgili merkezlerinde, ABD'de New York, Chicago, Minneapolis, Hollywood'da sinema okulları, sinema merkezleri, stüdyolar ve arşivlerde araştırma ve incelemeler yaptı. 1975 yılında DGSA Film Arşivi'nin dünya standartlarında modern teknolojiye sahip, araştırma-inceleme yapan bir Bilim-Sanat-Kültür Kurumu haline getirdi ve adını "Sinema-TV Enstitüsü"ne dönüştürdü. Bu tarihten itibaren çalışmalarını Sinema-TV Enstitüsü Müdürü olarak sürdürdü. Sinema-TV Enstitüsünde akademik düzeyde ülkemizin ilk örgün sinema-televizyon eğitimini başlattı. 1985'de Doçent, 1987'de Profesör oldu. 1988-1996 yılları arasında Mimar Sinan Üniversitesi Rektör Yardımcısı, 1996-1999 yılları arasında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı olarak görev yaptı. MSÜ Sinema-TV Merkezi bünyesinde ilk Sinema Müzesini kurdu. 1985'te "Toprak Adamları" adlı deneysel kısa filmiyle Kültür Bakanlığı Sinema Ödülünü aldı. Belgesel film çalışmalarının yanı sıra "Türk Sinema Tarihi Araştırma Projesi"ni yürüten, yurt içinde ve yurt dışında film festivallerinde jüri üyelikleri yapan, çeşitli yerli ve yabancı yayın organlarında makaleleri yayınlanan, lisans ve lisans üstü kademelerinde Sinema Tarihi, Estetiği ve Tekniği konularında dersler veren Prof. Sami Şekeroğlu, halen MSGSÜ Sinema-TV Bölümünde öğretim üyeliği yapmaktadır.
Sadi Çalık (6 Aralık 1917 - 24 Aralık 1979), Türk çağdaş heykel sanatının öncülerinden. 1940-1948 yılları arasında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde profesör Rudolf Belling'in öğrencisi oldu. 1950-1951 yıllarında Paris'te çalıştı. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü'nde öğretim üyesi oldu. Alçı, tunç, demir ve tahta gibi çeşitli malzemelerle yaptığı heykelleri, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ile çeşitli koleksiyonlarda yer aldı. Eserleri arasında, Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde yer alan Atatürk anıtı. İstanbul Ticaret Odası için yaptığı bakır ve taş rölyefler, İzmir Kültür Park'taki heykelleri, Asaf Halet Çelebi büstü ve İstanbul Belediye Sarayı süslemeleri dikkat çeker. Neoklasik tarzda başladığı heykel çalışmalarında zamanla daha soyut ve "Minimunizm" [5] adını verdiği heykeliyle birlikte minimalist bir anlayışa yönelen Çalık'ın eserlerinde, sadelik ve açıklık ön plandadır.
Hüseyin Gezer (1920 - 27 Aralık 2013), Türk heykeltıraş. İlkokulu Mut'ta, ortaokulu Silifke'de okuduktan sonra, Balıkesir Necatibey Öğretmen Okulu'nu bitirdi (1940). 1 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, askerlik hizmetini tamamladı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel'in emriyle, mecburi hizmeti ertelenerek Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü'ne girmesi sağlandı (1944). Belling'in öğrencisi oldu ve 1948'de okulu bitirdi. Burslu olarak Paris'e gitti ve burada Julian Akademisi'nde Prof. Gimond'un atölyesinde çalıştı. Yurda dönünce, Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü'ne asistan olarak girdi (1950). Modlaj öğretmenliği, atölye öğretmenliği, müdür yardımcılığı, müdürlük (daha sonra başkanlık), ayrıca 1969-1976 yılları arasında Resim ve Heykel Müzesi müdürlüğü yaptı. Okulla ilgili kanun uyarınca "profesör" unvanını aldı.
Devrim Erbil (1937), Türk ressam, sanat eğitimcisi ve öğretim üyesi. Türkiye Çağdaş Ressamlar ve Görsel Sanatçılar Derneği Başkanlığı , 1979-1982 yılları arasında İstanbul Resim Heykel Müzesi Müdürlüğü görevlerinde bulunan Devrim Erbil, 1981 yılında profesör oldu. 1991 yılında Devlet Sanatçısı unvanını aldı. 2004 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden emekli oldu. 2004'te Balıkesir Belediyesi’nce Devrim Erbil Çağdaş Sanat Müzesi adıyla kişisel müzesi açıldı. Doğuş Üniversitesi'nde Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı olarak göreve başladı. Ayrıca İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Mütevelli Heyet üyesidir.